Aile Şirketlerinde Kurumsallaşma , nesilden nesile aktarılacak bir aile şirketi ve varlığı yapısının kurulabilmesi için insandan bağımsız sistematik bir yönetim anlayışı kurabilmektedir. Aile şirketleri büyüdükçe genellikle iki konuda yetersiz kalmaktadır:
Aile içerisinde devamlı başarılı yöneticiler yetiştirilmesi mümkün olmadığından ve işler geliştikçe farklı sahalara girilmesinden dolayı, bir yöneticiyle anlaşmak ihtiyacı duyulmaktadır.
Böylece, risk alan sermayedar ve ücret karşılığında karar alan profesyonel yönetici rolleri ortaya çıkmakta, kısacası sahiplik ve yönetim birbirinden ayrılmaktadır. Bu ayrım söz konusu olduğunda ise etkin bir şekilde işleyen sistemlerin kurulabilmesi için kurumsal yönetim ön plana çıkmaktadır.
Koyulan sermayenin yetersiz kaldığı durumda, ortaklık, kurumsal yatırımcılar, finans kurumları ve bireysel yatırımcılara doğru genişleyen bir sermaye yayılması söz konusu olmaktadır. Bu şekilde ortaklıkların kurulması sonucunda tarafların birbirlerine karşı olan sorumlulukları kurumsallaşmayı zorunlu kılmaktadır. Zira, kurumsallaşma, mülkiyet sahibinin sermaye ortaklığından doğan haklarının korunmasını ve geliştirilmesini sağlamaktadır.
Bu sebeplerle, kurumsallaşma modelinin uygulanması sadece borsa şirketleri için değil, bütün şirketler için hayati önem taşımaktadır.
Özellikle borsa şirketlerinin ön plana çıkmasının nedeni ise bu şirketlerin sahip oldukları geniş ortaklık yapıları nedeniyle, bir anlamda halka mal olmuş olmalarıdır. Bu şirketlerde yaşanacak bir sürdürülebilirlik krizi, sosyal ve ekonomik açıdan toplumun daha geniş bir kesimini etkileyecektir.
Dünyada ve ülkemizde mevcut şirketlerin çoğunluğunu aile şirketleri oluşturmaktadır. Türkiye’de şirketlerin %90’ı aile şirketi iken, bu oran dünyada %50 civarında seyretmektedir. Aile şirketlerinin ömürlerine baktığımızda araştırmalar sonucunda insan ömrü ile orantılı olduğu görülmektedir. Kurumun yıllar boyu varlığını sürdürebilmesi ise, o şirketin kurumsallaşmasına bağlı olmaktadır.
Aile şirketlerinde kurumsallaşma, iki alt kavramdan meydana gelmektedir. Bu kavramlardan ilki aile şirketleri kavramı ve kapsamı, ikincisi kurumsallaşma ne demek bu iki kavramın bileşkesi aile şirketinde kurumsallaşmayı göstermektedir.
Aile şirketi aileden bir girişimcinin başlattığı ve daha sonra ailenin çoğunlukla işin içinde yer aldığı bir kurumsal yapıdır. Ailenin kendisine has kültürü ve geleneğinin işe yansıdığı bir sosyal yapıdır.
Aile şirketinde; ailenin işi, işin aileyi etkilemesi söz konusudur. Aile şirketlerinin amacı; şirketlerin varlıklarını ileri ki nesiller için de verimli şekilde büyüterek yaşatmaktır. Bu amaç doğrultusunda; aile şirketinin kurumsallaşmasını sağlayarak, aile servetinin korunması ve büyütülmesini sağlamayı hedefler. Bu kapsamda aile anayasaları da aile ve şirket ilişkilerinin düzenlenmesini disipline edilmesini sağlarlar.
Ayrıca aile şirketlerinin büyük çoğunluğu; aile gizliliğinin korunmasını, aile içi paylaşımların düzenlenmesi ile aile birliğinin korunarak, ailenin yeni nesillere sağlıklı biçimde aktarılmasını hedeflemektedirler.
Aile şirketi anayasaları aile şirketlerinin devamlılığını ve kurumsallaşmasını sağlayan en önemli araçlardan biridir. Aile Anayasasının temel amacı, aile ve işin birbiriyle nasıl etkileşim içerisinde olacağını düzenleyen politikaları oluşturmaktır. Yaşayan bir belge olan aile anayasasının içeriğinin, işin ve ailenin ihtiyaçlarını karşılayabilecek şekilde esnek olması gerekmektedir.
Bu doğrultuda aile anayasaları; aile şirketlerinin şu amaçlarını yerine getirmeleri için yapılır:
Kurumsallaşma bir kurumun nesiller boyu sürdürülebilirliğini sağlamak ve insan ömrü ile sınırlı olmayacak şekilde gerekli olan araçları meydana getirmektir. Kurumsallaşma girişimcinin kendi hayatı ve iş yapış kapasitesiyle sınırlı kalmadan şirketin anonimleşerek yani en azından sürdürülebilir hale gelmesiyle nesiller boyu devam etmesini sağlayacak araçları oluşturmaktır. Bir kurumda iş yapışı belirleyen ve başkalarının da buna adapte olmasını sağlayacak en önemli unsurlar o şirketin stratejilerini, politikalarını, iş yapış biçimlerini sistematik biçimde yazılı ve dokümante hale getirmekten geçmektedir. Buda aslında sürekli kurumsal dönüşüm yaşamaları gerekliliğini ortaya koymaktadır. Aynı zamanda yalın felsefenin de temelini oluşturan bu düşünce yalın yönetim veya genel anlamda yönetimde inovasyon olarak ele alındığında kurumsallaşmanın özünü oluşturmaktadır.
Firmalarda strateji ve operasyonları destekleyecek gerekli mekanizmaların işletilmesi, firmaların profesyonel ve kurumsal bir yapıda yönetilmesi, organizasyon yapısının işlevselliği, politika, süreç ve prosedürlerinin dokümante edilerek iletişimin etkin akışının sağlanması global platformda çalışabilmek ve rekabet edebilmek için önem taşımaktadır.